Social Icons

Pages

21 Ekim 2009 Çarşamba

Otizmin Görülme Sikligi

Otizmin Gorulme Sikligi

Su andaki rakamlar, otizmin gorulme sikliginin her 250 dogumda 1 oldugunu gostermektedir (Bu rakam, sadece ABD'deki istatistikleri kapsamaktadir). Fakat, her 4 erkek cocuga karsi 1 kiz cocugunun otizm teshisi aldigi hesaba katildiginda, bu oranin erkek cocuklarinda daha yuksek oldugu gozlenir (kulaga ne kadar urkutucu gelse bile bu yaklasik olarak dogan her 156 erkek cocugundan birinin otizm teshisi aldigini gosterir). Cok yakin bir zamanda Amerika Hastalik Kontrol ve Onleme Merkezi'nin (Center for Disease Control and Prevention) yaptigi arastirmaya gore, otizm orani dogan her 166 bebekten birini kapsamaktadir! Yalniz, bu rakamlarin otizmde gercek bir artisi mi gosterdigi, ya da otizmde en azindan batili ulkelerde erken teshis olceklerinin gelismesi ile alakali istatistiksel, yapay bir artis mi oldugu halen tartisma konusudur. Batili ulkelerde bazi unlu isimlerin cocuklarinin da otizm teshisi almasi ile beraber (Sarkici Tony Braxton'in oglu, oyuncu Jenny McCarthy'nin oglu, Bill Cosby'nin yakin bir akrabasi vs.) , kamuoyunda otizm ile ilgili daha ciddi bir bilinclenme olusmustur.

Otizmde Teshis, İlle de Erken Teshis!

Otizmde Teshis, Ille de Erken Teshis!

Farklı alanlarda uzmanlaşmış kişiler tarafından yapılan araştırmalar ortaya koymaktadır ki, yaklaşık bir yaş civarında otizm ilk belirtilerini göstermektedir. Annenin sesi ve gülümsemesi gibi sosyal uyaranlara bebeğin tepkisiz kalması veya tepkilerinde yavaşlık olması, göz teması kurmada zorluklar, motor gelişmede ve taklit becerilerinde gecikme, uyku ve yemek düzeninde sorunlar ilk belirtiler arasında sayılabilir.

Gelismis ulkelerde otizm teşhisi farklı uzmanların katılımıyla oluşturulmuş bir ekip tarafından konulmaktadır. Ekibin uzmanları arasinda psikiyatrist, psikolog, konuşma ve dil terapisti, uğraşı terapisti, özel eğitim uzmani, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmani bulunabilmektedir. Epilepsi, metabolik bozukluklar, Fragil-X Sendromu gibi zaman zaman otizmle beraber görülebilen bozuklukların tıbbi taraması yapıldıktan sonra, kesin tanı ancak bazı standard psikolojik testlerin uygulanmasıyla konulabilmektedir. Şu an uygulaması en yaygın olan test, ilk olarak Catherine Lord tarafından 1989 yılında geliştirilmiş standart bir otizm tanı testi olan, ve sahsen kendimin otizm teshisinde "altin kural' olarak tabir edebilecegim, ADOS’tur (Autism Diagnostic Observation Schedule). Yine Lord tarafından geliştirilmiş olan ve çocuğun geçmişi ve davranışları hakkında oldukça detaylı sorular içeren, yapılandırılmış bir aile mülakat formu olan ADI-R (Autism Diagnostic Interview-Revised), otizm tanılamasında yaygın olarak kullanılmaktadır. ADOS bir yaş ve sonrası çocuklarına uygulanabilen yapısal bir otizm tanılama testidir ve degisik yas asamalarina gore gelistirilmis birkac modul' den (kitapcik) olusur. Temelde, uygulayicinin, cocukla birebir oyun halinde iletisimi esnasinda yaptigi gozlemleri icerir. Otizm teshisindeki butun kilit belirtiler ADOS formunda yer alir. Uygulayici, cocukla iletisimi sirasinda bu belirtilerin olup olmamasina dikkat eder. Uygulamasi ve Turkce'ye uyarlamasi oldukca basit olmasina ragmen, malesef (en azindan benim bildigim kadariyla) Turkiye'de cevirisi ve uygulamasi yoktur.

Yukarda tarif ettigim surec durust olmak gerekirse, en azindan bizim ulkemizde, isin biraz ideal boyutu. ADOS, otizmde erken teshis ve dogru teshis icin atilmis en onemli adimlardan birisi. Zira bugun artik bircok ulkede bilim "Otizm'den tamamen iyilesen" veya "En iyi sonuc alinan cocuklardan" bahsediyor. Ama en onemli sart "ERKEN TESHIS". Ozellikle de 3 yas alti inanilmaz bir oneme sahip. Cunku bu yastan once yapilan etkin bir mudahale, kesin sonuclara goturebiliyor (erken mudahalenin ne oldugunu ve nasil yapildigini daha sonraki yazilarimda gucumun yettigince anlatmaya calisacagim) Ancak mudahaleden onceki en onemli konu, erken teshisin yapilabilmesi. Ve malesef ulkemizde, ozellikle kucuk cocuklarin teshisinde kullanilan herhangi bir olcek veya test benim bildigim kadariyla bulunmamakta, veya bulunsa bile cok sinirli alanlarda kullanilabilmektedir.

Benim bu noktada ailelere onerebilecegim, cocuklarinda normalin disinda bir gelisim tesbit ettiklerinde bu konuda degisik kaynaklardan bilgi toplamalari (Otizmin ne oldugunu bir onceki yazilarimda ornekleriyle beraber anlatmaya calistim), ve sonrasinda otistik cocuklarla, ozellikle de kucuk yaslardaki otistik cocuklarla deneyimi olan, bu konuda isim yapmis uzmanlara hic vakit kaybetmeden basvurmalari. Otizm teshisi koyan tibbi uzmanlik gruplari: Cocuk Psikiyatrisi (Capa, Cerrahpasa, Marmara Universitesi Hastanelerinde bolumleri mevcuttur) ve Cocuk Norolojisi'dir (Yine universite hastaneleri veya tam tesekkullu ozel hastanelerde bolumleri mevcuttur).

Erken Mudahale Ozel Egitim: Giris

Erken Mudahale/Ozel Egitim: Giris

Tanılama amacıyla sağlık kurumlarına başvuran ve otizm özellikleri gösteren çocukların sayısında son yıllarda ciddi bir artış olmasına rağmen, otizmin kesin ve belirleyici bir tedavisi malesef henüz mevcut değildir. Otizm müdahalesinde şu ana kadar belirlenmiş en etkili yaklaşım eğitsel ve pedagojik yöntemlerdir ve özellikle yurt dışında otizm tedavisinde bu yöntemler öncelikli sıradadır.

Eğitsel ve pedagojik yöntemlerin önemi özellikle 0-3 ve daha genel anlamda 0-6 yaş döneminde kendini göstermektedir. Bu yaş dönemlerinde beyin gelişiminin büyük bir hızla devam ediyor olması ve eğitsel açıdan çocuğun en alıcı dönemlerinin hayatın ilk yıllarını kapsaması, “erken müdahale” kavramının önemini gündeme getirmiş; geliştirilen farklı tarama testleri ve uzmanların konuya ağırlıklı olarak dikkat etmesi sonucunda, otizmde erken teşhis, daha doğrusu “ön teşhis” gelismis ulkelerde (bkz. ABD, Ingiltere, Almanya, Isvicre, Norvec, Israil, Japonya, Cin vs.) şu anda bir yaşına kadar düşürülebilmiştir.

Erken teshisten bir sonraki asama erken mudahaledir. Erken müdahalenin etkinliği üzerine yapılan araştırmalar, bu konunun önemini bütün çarpıcılığıyla ortaya koymaktadır. Öncelikle, erken müdahalede öğrenilen beceriler genellikle hayatın sonuna kadar devam etmektedir. Ayrıca, şu ana kadar yapılan farklı çalışmalar, 0-3 ve ağırlıklı olarak 0-6 yaş döneminde erken müdahale programına katılan otizm tanısı almış çocukların yüzde 80’inin normal okullarda normal çocuklarla beraber eğitimlerine devam ettiğini; bu yüzde 80 içinde kalan grubun yüzde 50’sinin ileride kaynaştırma programından koparak normal eğitim sürecine tamamıyla katılabildiklerini; ve erken müdahale gören otistik çocukların ancak yüzde 20’sinin engelli çocuklar için düzenlenmiş özel eğitim programı ağırlıklı okullara gittiğini göstermektedir. Hatta, su an bilimsel literatur, yogun olarak erken mudahale almis bazi cocuklarin tamamiyle iyilesebildiklerini one surmeye basladi (kaynakcaya ihtiyac duyan bana email atabilir). Araştırmaların da ortaya koyduğu üzere erken müdahale büyük bir öneme sahip olmasına rağmen, maalesef henüz ülkemizde bu kavram yeteri kadar bilinmemektedir.

Peki nedir erken mudahale?

Otizm tanısı kesinleştikten sonra, erken müdahale programının ikinci ayağı olan psiko-eğitsel terapi süreci başlar. Verilen eğitim haftada 25 ile 40 saat arasında olmak zorundadir. Evet yalnis duymadiniz, erken mudahalede en etkin sonuc, haftada "en az 25 saatlik bireysel egitim" sonucunda saglanabiliyor ve bu 25 saatin de en az 20 saatinin Uygulamali Davranis Analizi-Lovaas Metodu/Bireysel Terapi Egitimi (Applied Behavior Analysis-Lovaas Method/Discrete Trials Teaching) olmasi gerekmektedir (Bu tamamen bilimsel calismalar sonucunda ortaya konmus oldugu gibi, ilgilenenlere bana email atmalari sonucunda kaynakca ve detayli bilgi gonderebilirim). Bireysel terapi egitimi disinda, her çocuğa göre değişmekle birlikte, konuşma ve dil terapisi, uğraşı terapisi, fizyoterapi, duyusal bütünleme terapisi, Floor Time, PECS gibi müdahale yöntemleri uygulanmalidir.

Gelelim Turkiye'ye:

Turkiye'de otistik cocuklara egitim veren kurumlarin basinda rehabilitasyon merkezleri gelmektedir. Bunun disinda bazi ozel merkezler ve vakif kuruluslari yer alir. Rehabilitasyon merkezlerindeki egitim, SSK ve emekli sandigi gibi kurumlar tarfindan karsilanip, sigortasi olan aileler bu hizmetlerden ucretsiz yararlanma hakkina sahiptir. Ancak, bu kurumlarin vermis olduklari bireysel egitim haftada 3-4 saatla sinirli kalmakta, ve malesef cogu merkezin 3 yasi alti cocuklarina hizmet verme ruhsati bulunmamaktadir (bu her kurum icin gecerli degil). Yine bir diger onemli nokta, bu kurumlarda verilen egitimin niteligidir. Butun dunyada ideal olarak uygulanan egitimin adi Uygulamali Davranis Analizi-Lovaas Metodu/Bireysel Terapi Egitimi (Applied Behavior Analysis-Lovaas Method/Discrete Trials Teaching) dir. Rehabilitasyon merkezlerinde uygulanan bireysel egitim, Uygulamali Davranis Analizi yontemine "cok yakin" olup, sadece bazi ciddi altyapi eksiklikleri tasimaktadir. Bana gore bunun baslica sebebi, Uygulamali Davranis Analizi-Lovaas Metodu hakkinda Turkiye'de yeterince bilginin olmamasi, olan bilgi sureclerinin de topluma kapali olmasidir (Yanlis anlasilmasin, merkezlerde canla basla calisan ve bir kismi da candan arkadasim olan egitimcileri tamamen tenzih ederim). Saat meselesine gelince, yukarda belirttigim uzere, Uygulamali Davranis Analizi-Lovaas Metodunun etkinligini gostermesi icin haftada "25 ile 40 saat" arasi uygulanmasi gerekmektedir. Bu rakam, ilk basta ailelerin gozunu urkutebilir. Ama iyi bir rehabilitasyon merkezine gidiyorsaniz, ve iyi bir egitimciniz varsa, egitimcinizin de sizi yonlendirmesi dogrultusunda geri kalan 20-25 saatlik acigi, kendiniz, evinizde, cocugunuza egitim vermekle giderebilirsiniz. Bunun bazi anneler icin yildirici olabilmesi akla gelebilir, ama ozellikle 0-6 yas doneminde ozel egitimin ehemmiyetini goz onunde bulundurursaniz size motivasyon anlaminda yardimci olacaktir.

Turkiye' de rehabilitasyon merkezlerinde uygulanan bireysel egitimin alt yapisinin nispeten zayif olmasinin en onemli sebeplerinden birisi, bu egitimin standardizasyonunun saglanmamis olmasi ve ise yeni giren farkli uzmanlik alanlarindaki egitimcilere yeterli supervizyonun saglanmamasidir. Yurt disinda uygulandigi haliyle, Uygulamali Davranis Analizi, ciddi, standard bir programa sahip olup, artik akademik cevrelerde mastir ve doktora egitimi seklinde de ogretilmektedir. Ayrica, ise yeni baslayan, ve ozel egitimi cok iyi bilmeyen yeni elemanlara butun kurumlar supervizyon (daha tecrubeli egitimcilerin saglamis oldugu pratik egitim) hizmeti vermektedir. Su an ulkemizde de oldukca iyi egitim veren rehabilitasyon merkezleri bulunmaktadir. Asil sorun ise, degisik merkezler arasinda standard bir programin uygulanmamasidir. Bu da dogal olarak merkezler arasinda bireysel farkliliklari on plana cikarmaktadir.

Benim ailelere nacizane tavsiyem, cocugunuza teshis konulduktan sonra, iyi bir rehabilitasyon merkezi bulun (veya maddi imkanlariniz musaitse ozel bir uzmana veya merkeze de gidebilirsiniz. Cocugunuza teshis koyan doktora danisirsaniz size yardimci olabilir). Bagli oldugunuz ilcenin Rehberlik Arastirma Merkezi'ne basvurarak gidebileceginiz rehabilitasyon merkezlerinin listesini alin. Sonra bir kac merkeze gorusmeye gidin. Herhangi bir merkeze basvurma zorunlulugunuz bulunmamaktadir. Tercih hakkiniz olup, istediginiz merkeze basvurmakta ozgursunuz. Gorustugunuz merkezlerden, cocugunuz icin en iyisi oldugunu dusundugunuz merkeze baslayin. Cocugunuz icin en iyi merkezin hangisi oldugunu size gosterecek en onemli kriter "annelik icgudunuzdur" (babalar alinmasin lutfen!). Bunun disinda, merkezden egitim programlari hakkinda bilgi alabilirsiniz. Bu programin icerigi ile ilgili bilgileri, pratik tavsiyeleri de dahil ettigim yazilarimda sizlere aktaracagim.

NOT: Bolgenizdeki Rehberlik Arastirma Merkezleri'nin adresleri ve telefonlari internette mevcut. Google' a "Rehberlik Arastirma Merkezi" ve bunun yanina yasadiginiz sehrin ismini girerek bu bilgilere ulasabilirsiniz. En kotu ihtimalle, telefonla 118'i deneyin.

Evet Hayır İle Cevap Verme

EVET/HAYIR ILE CEVAP VERME

Cocugun tercih ettigi bir nesne (mesela cubuk kraker) ve tercih etmedigi bir nesneyi (mesela kalem) masaya koyun. Once tercih etmedigi nesneden baslayin. Elinizde tutup “Kalem mi istiyorsun?” seklinde sorun. Hayir cevabini verince odullendirin. Sonra istedigi nesneyi elinize alin ve “Cubuk kraker mi istiyorsun?” seklinde komut verin. Evet cevabini verdiginde odullendirin. Nesne sayisini istediginiz kadar arttirabilirsiniz.

7. FIILLER

(A) Resimli Kartlarla: Bir insanin veya hayvanin yapmis oldugu bir fiili gosteren bir kart secin (Mesela bir cocugun kostugunu gosteren bir kart). “Cocuk burda ne yapiyor?” seklinde komut vererek cocugun fiili isimlendirmesini bekleyin. Davranis, asamali olarak azaltilmak kaydiyla odullendirilir. Istediginiz sekilde ve sayida kartla bu islemi yapabilirsiniz.

(B) Insanlarla: Bu uygulama icin size yardimci olacak birisini secmelisiniz (cocuk veya yetiskin olabilir). Yardimci olacak kimse yoksa kol ve bacaklarini oynatabileceginiz oyuncak bir bebek veya kukla da isinize yarayabilir. Yardimiciniz bir hareketi yaparken mesela “Ali ne yapiyor?” seklinde sorun ve cocuktan fiili isimlendirmesini bekleyin. Otistik cocuklarin buyuk bir kismi zamir kullaniminda zorlandigi icin hareketi kendiniz yapmayin (Mesela “Ben ne yapiyorum?” diye sordugunuzda uygun cevap “yuruyorsun” olacaktir. Halbuki otistik cocuklar bunu soylemekte zorlanabilir. “Yuruyorsun” yerine “yuruyor” demek daha kolay olacaktir).

(C) Kendisi: Cocugunuzdan bir hareket yapmasini isteyin (Fiziksel olarak yardimci olarak veya hareketi kendiniz gostererek bunu yaptirabilirsiniz). “Ne yapiyorsun” komutunu vererek cocuktan fiili ismlendirmesini bekleyin. Davranis, asamali olarak azaltilmak kaydiyla odullendirilir. C asamasi kesinlikle A ve B basarildiktan sonra uygulanmalidir.

Resimli Kartlar

RESIMLI KARTLAR

(A) Resimleri tanima: Masanin uzerine 2 tane resimli kart koyun (YA-PA’nin iri kartlarini tercih ederim). Sadece birini isimlendirerek mesela “Elma’yi goster” deyin. Burda “goster” komutundan baska komut kulanmayin. Bekledigimiz davranis, cocugun isimlendirilen karti isaret parmagiyla gostermesi. Diger karti isimlendirmeyin. Sonra diger bir kart ciftine gecebilirsiniz. Kartlari secerken onceligi cocugun cevresinde en cok bulunan veya kendisinin ozellikle tercih ettigi nesnelerin kartlarini secin. Cocuk istediginizi basardiginda odulendirin (yeni baslayanlar icin fiziksel oduller, oyuncak, kuck bir parca yiyecek vs. Ilerki seviyelerde sadece sosyal oduller tercih edilir: Aferin, bravo, alkislamak gibi.) Zamanla fiziksel odullerinizi sadece belli zamanlarda verin, bazi denemelerde vermeyin. Cocuk, tamamen bagimsiz olarak yapmaya basladiginda sadece sosyal odullere devam edin.

Benim Genelde Kullandigim Ornek Liste:

  1. Elma-Kalem: Elma’yi goster
  2. Araba-Masa: Araba’yi goster
  3. Top-Otobus: Top’u goster
  4. Cicek-Domates: Cicegi goster
  5. Kasik-Ekmek: Kasigi goster
  6. Catal-Portakal: Catali goster
  7. Tabak-Masa: Tabagi goster
  8. Televizyon-Araba: Televizyonu goster
  9. Kopek-Kitap: Kopegi goster
  10. Kedi-Top: Kediyi goster vs.

En az 20 karti taniyabiliyorsa, kart sayisi arttirilir. Mesela elma, top, ve televizyon kartlari konup “Elma’yi goster” komutu verilir. Bundan sonra “Top’u goster komutu da verilir. Kart sayisi egiticinin insiyatifine gore arttirilir. Daha sonra (B) sikkina gecilir.

(B) Resimleri isimlendirme: Yukardaki programin aynisi olup, komut mesela “Bu ne?” seklinde degisir. Cocuktan beklenen davranis nesne kartini isimlendirmesidir.

(C) Gercek Nesneler: Cevrenizde cocugun en cok kullandigi veya encok ilgisini ceken nesnelerle calisilir. Masa uzerinde calisilabilecegi gibi, yerde veya yururken de calisilabilir. Bir nesneyi isimlendirin. Mesela “Masa nerde?” sonra “Hadi dokun masaya” komutunu verin. Cocuktan masaya dokunmasi beklenir. Yapamazsa elinden tutarak yardimci olun ve odullendirin (yiyecek, oyuncak vs). Zamanla odulu azaltarak birakin.

(D) Gercek Nesneleri Isimlendirme: Yukardaki programin aynisi. Yalniz bu sefer bir nesneye siz dokunun ve “Bu ne” komutunu vererek, cocugun nesneyi isimlendirmesini bekleyin.

2. KITAPTAKI NESNELERI ISARET PARMAGI ILE GOSTERME

Irice resimleri olan bir cocuk kitabi alin ve mesela “Kopek nerde?” komutunu vererek nesneleri parmagi ile gostermesini bekleyin. Davranisi odullendirin.

3. ISTEDIGI NESNELERI BELIRTEBILME

(A) Isaret Parmagi ile: Cocugun tercih ettigi bir nesne (mesela cikolata, kraker, oyuncak vs.) ve tercih etmedigi bir nesne masaya konulur. Iki nesne de cocuga gosterilir ve “Hangisini istiyorsun?” komutu verilir. Cocuk parmak isaretini kullanarak dogru tercih yaptiginda hemen istedigi nesne cocuga verilir. Bu calismada odul cocugun isaret ettigi nesne oldugundan diger fiziksel oduller kullanilmaz.

(B) Istedigi Nesneyi Dili Kullanarak Belirtme: (A) ile ayni uygulama yapilir. Yalniz “Hangisini istiyorsun?” komutu verildikten sonra, cocuktan istedigi nesneyi isimlendirmesi beklenir. Isaret parmagini kullanmak ile nesnenin ismini soylemek ayni anda olabilir.

4. INSANLARI TANIMA

(A) İnsanları Tanima: Cocugun cevresindeki insanlarin (anne, baba, kardesler, akrabalar vs.) fotograflari kullanilir. Yukarida (A) sikkinda oldugu gibi “goster” komutu, ve isaret parmagini kullanma davranisiyla resimler ogretilir.

(B) Isimleri soylenince insanlara gitme: Odada tanidik bir insan bulunur. Cocuga “Baba’ya git”, “Anneanne’ye git” vs komutu verilir. Bunu basardiginda odullendirilir (Aferin, bravo gibi sosyal odulle beraber yiyecek veya oyuncak gibi fiziksel bir odul).

(C) Sorulunca Insanlarin Isimlerini Soyleme: Bu maddede komut “Bu kim?” olmak uzere cocuktan gosterilen kisinin ismini soylemesi beklenir. Davranis, asamali olarak azaltilmak kaydiyla odullendirilir.

5. NESNELERI ISLEVLERIYLE TANIMA

(A) Nesneleri Islevleri Soylenince Gosterme: Iki nesne masaya konur. Birinin islevi soylenir (Mesela kalem icin “Ne ile yazi yazariz?”). Cocuktan uygun nesneyi isaret parmagi ile gostermesi beklenir. Davranis, asamali olarak azaltilmak kaydiyla odullendirilir.

(B) Nesnelerin Ismini Islevleri Belirtilince Soyleme: Yukardaki yontemin aynisi olup, komut verildikten sonra cocuktan uygun nesnenin ismini soylemesi beklenir. Davranis, asamali olarak azaltilmak kaydiyla odullendirilir.

Ornek Liste:

1- Ne ile yazariz?/Kalem

2- Ne ile su iceriz?/Bardak

3- Ne ile yemek yeriz?/Kasik veya catal

4- Ne ile kagit keseriz?/Makas

5- Nerde uyuruz?/Yatakta

6- Neyin uzerine otururuz?/Sandalye

7- Ne ile boyariz?/Boya kalemi

8- Ne ile elimizi yikariz?/Sabun

9- Ne ile dislerimizi fircalariz?/Dis fircasi

10- Ne ile burnumuzu sileriz?/Mendil vs.

***Listeyi istediginiz kadar uzatabilirsiniz.

Otizmde Erken Mudahale Programi. 1-) Dil ve Sosyal Gelisim

Otizmde Erken Mudahale Programi. 1-) Dil ve Sosyal Gelisim

Asagidaki program, basta aileler olmak uzere bu konuyla ilgili butun sahislara yardimci olmasi amaciyla benim gelistirmis oldugum bir program. Bu program, Uygulamali Davranis Analizi-Lovaas Metodu'nun bir parcasi olup, sosyal ve dil gelisimine yonelik "pratik bilgiler" icermekte. Daha sonraki yazilarimda Uygulamali Davranis Analizi'nin diger asamalarini da iceren programlar ekleyecegim. Burdaki amacim, ozel egitimde ve erken mudahalede Turkiye'de benim hissettigim bilgi acigini doldurmaya calismak.
Bu programi ebeveyn olarak, egitimcinizin destegi olsun olmasin, otizm teshisi konmus cocugunuza gunde 3-4 saat olmak uzere hergun uygularsaniz oldukca buyuk faydasini goreceksiniz. Zira bu program, tarafimdan da olmak uzere denenmis olup, bir cok olumlu gelismeye yardimci olmustur. Ayrica, yurt disinda dahi haftada 25 ile 40 saat arasi olan bireysel egitimin buyuk bir kismini malesef yine aileler ustlenmektedir. Dolayisiyla, baskalarindan ne kadar yardim alirsaniz alin, ebeveyn olarak size de buyuk gorevler dusuyor. Son olarak, bu programi otistik cocuklar icin gelistirmis olmama ragmen, ozel egitime ihtiyac duyan diger cocuklara da yardimci olacagini dusunuyorum.

Simdiden kollari sivamaniz dilegiyle...Kolay gelsin..

Agir Metaller, Asi ve Otizm Baglantisi

Agir Metaller, Asi ve Otizm Baglantisi

Civa, maruz kalindigi takdirde sinir ve sindirim sisteminde ciddi tahribatlara yol acabilecek agir metallerden olup, otizme neden olabildigi tesbit edilmis ender maddelerden birisidir. Civa bugun agirlikla kimya endustrisinde kullanilmakta (bkz. cesitli petrol bazli maddeler ve ozellikle de yuksek oranda sulfur iceren komur. Bir diger civa iceren madde ise flurosan lambalar!). Bu metal turune maruz kalma, daha cok uretiminde civa kullanan ve atiklari civa iceren fabrika ve isletmelerin yakinlarinda yasayan sahislar icin soz konusu. Fakat malesef, artik global bir endustrilesmeden soz ettigimiz icin, ve bazi ulkelerin endustriyel atik konusunda baglayici yasalarinin bulunmamasi yuzunden kimin bu metale ne kadar maruz kaldigini tesbit etmek kolay degil. Yalniz, bazi sulardan cikartilan balik turleri ciddi oranlarda civa icerebiliyor (Kimseyi panikletmek gibi olmasin kesinlikle ama, Amerikan Pediyatri Birligi, yakin zamanlarda, hamile kadinlari bazi tur baliklari tuketmemeleri konusunda uyaran bir bildiri yayinladi). Son olarak civa, son yillarda otizm tartismalarinda gundeme oturan bir diger konunun da icerigini olusturmakta: Asi ve otizm baglantisi. Malesef bazi asi markalarinda timerosal denilen ve civa iceren bir madde bulunuyor. Bu miktar, bir cok yasal duzenlemelerde bildirilen miktarin altinda. Diger bir deyisle, bazi uzmanlar bu miktardaki civanin zararinin olmayacagini iddia ediyor. Ote yandan karsi grup ise, asilarin icindeki civa ne kadar az olursa olsun, kucuk bebeklerin sisteminin bu miktara tahammul edemeyecegi gorusunu savunuyor. Literaturde her iki tarafi da destekleyecek arastirma var. Civa iceren asilar, Kanada gibi bazi batili ulkelerde yasaklandi, ama bu konuda kesin lafi soylemek benim boyutlarimi biraz asiyor. Yalniz sunu soylemekle yetinecegim. Bircok aileyi tereddude dusuren uclu asinin otizme yol acmadigi, icinde Dunya Saglik Orgutu'nun de bulundugu bircok saglik otoritesi tarafindan onaylanmis durumda.
Otizmle baglantisi tespit edilmis bir diger agir metal ise kursun. Yine kursun da daha cok kimya endustrisinde kullaniliyor. Gelismis ulkelerde cogu uzman, otizm teshisi konulan cocuklarin kanlarinda, civa veya kursun gibi agir metal olup olmadiginin tesbit edildigi testleri standard prosedur olarak onermeye basladi. Uygulanan tedavi yontemi ise
kilasyon (chelation) terapisi. Kilasyon terapisinde, vucuda verilen bazi maddeler kandaki metallere yapisip bosaltim sistemiyle organizmadan atiliyor. Yurtdisinda dahi bircok donanimli hastanede bu uygulama yapilmiyor. Daha cok belirli klinikler ve alternatif tip uzerine uzmanlasmis hekimler bu uygulamayi yapiyor. Turkiye'de uygulamasi olup olmadigini bilmiyorum. Yalniz bu konuda belirtmek istedigim nokta, kilasyon tedavisine baslamadan once kanda agir metallerin tesbit edilmis olmasi. Aksi takdirde bu uygulamanin ciddi yan etkileri olabiliyor.

Renkleri

RENKLER:
1- Esleme ile: Renk ogretimine de esleme yaparak baslanir. Bunun icin kendi yapacagimiz esleme kartlarini kullanacagiz. Otistik cocuklar genelleme yapmakta zorlanir. Mesela, elma kartini elma diye ogrendiyse, bir de kirmizi diye ogretmeye kalkarsaniz bunda zorlanacaktir. Bu yuzden beyaz kartondan kucuk kartlar yapip, uzerlerini her renkten ikiser tane olmak uzere gelisi guzel boyayin. Bunlar sizin renk kartlariniz olacaktir.
Renk eslemede prosedur, sekil ogretimiyle aynidir. Daima ana renklerden baslayin. Kirmizi, mavi, sari, yesil, beyaz, siyah, kahverengi, turuncu, mor ideal sira olabilir. Bir rengi ogrenmeden diger renge gecmeyin, ve baslangicta pekistirec kullanin.
2- Sifat olarak renkler: Esleme Kartlari ile: Bunu icin degisik esleme kartlari kullanacagiz. Mesela kirmizi bir elma ve sari bir elmayi gosteren kartlari masaya koyun. Cocuga diger kirmizi elma kartini verin. "Kirmizi elma. Kirmizi. Aynisina koy" komutunu verin, ve sirasiyla diger renklere, baska nesne kartlarini da kullanarak gecebilirsiniz.
3- Sifat olarak renkler: Canli nesneler ile: En son asama renkleri tanima. Masaya iki tane farkli renkte "birbirinin benzeri" canli nesne koyun (Mesela birbirinin tamamen ayni olan bir kirmizi ve bir sari araba). Elinizi cocuga dogru kocaman acarak "Araba. Kirmizi arabayi ver" komutunu verin. Cocuk bunu basardiginda diger renklere gecin. Onemli bir nokta, kesinlikle benzer nesneler secin. Eger masaya kirmizi bir top ve sari bir kalem koyarsaniz baslangic itibariyla cocuk bunda zorlanacaktir.
4- Renkleri Adlandirma: Bunun icin herhangi bir nesneyi masaya koyun. "Elma. Elma ne renk?" komutunu vererek cocugun rengi isimlendirmesini bekleyin.

Şekilleri

SEKILLER:
1- Esleme ile: Sekil ogretimine esleme yaparak baslanir. Bunun icin esleme kartlarini kullanabilirsiniz. Veya bulamazsaniz kendi esleme kartlarinizi yapabilirsiniz. Kartondan kucuk parcalar kesip, uzerlerine ikiser tane olmak uzere daire, ucgen, kare, dikdortgen cizin, ve iclerini tek bir renge boyayin.
Sekil eslemede prosedur, yukardaki islemle aynidir. Sekil ogretimine daima daire ile baslayin. Masaya daire ve ucgen kartlarini koyun. Diger daire kartini cocuga verip "Bak daire. Daire. Aynisina koy" komutunu verin. Sonra ayni islemi ucgen icin de tekrarlayin. Daha sonra kare ve dikdortgene gecebilirsiniz. Baslangicta her uygulamada pekistirec kullanmayi ihmal etmeyin.
2- Sekilleri Tanima: Masaya daire ve ucgeni koyun. Tahta puzzlelardan veya plastik legolardan faydalanabilirsiniz. Elinizi cocugun gorecegi sekilde kocaman acarak "Daire. Daireyi ver" komutunu verin. Bir sekli tamamen ogrenmeden digerlerine gecmeyin.
3- Sekilleri Adlandirma: Tahta puzzleinizdan oncelikle daireyi masaya koyun. "Bu ne?" komutunu verin. Bunu basarinca, sirasiyla ucgen, kare, ve dokdortgene gecebilirsiniz. Baslangicta "Bu hangi sekil" gibi karmasik bir komut vermekten kacinin.

Nesne Eşleme

NESNE ESLEME:
1. Gercek nesnelerle esleme: Masaya iki tane nesne koyun. Nesne secerken cocugun en fazla asina oldugu veya en cok ilgisini ceken nesneler olmasina dikkat edin. Daha sonra, nesnelerden birinin esini goz hizasina kaldirarak "Aynisi, aynisini ver" komutunu verin. Cocuk sizi anlayincaya kadar komutu tekrarlayin. Size dogru nesneyi verdiginde, davranisi pekistirin (Pekistirme, cocuk istenilen davranisi gosterdiginde odul vermekle gerceklestirilir. Cikolata, kraker gibi yiyecek tarzinda olabilecegi gibi; aferin, bravo, ya da alkislamak gibi sosyal pekistirecler de kullanilabilir).
Esleme yetenegi zamanla ilerledikce, pekistirecler daha az miktarda veya sadece bir kac defa verilerek kullanilir. Amac, ileride, davranisin pekistirec olmadan sergilenmesidir.
Asagida bazi nesne orneklerini bulabilirsiniz.
  • Cesitli kucuk oyuncak hayvanlar
  • Elma, muz, armut gibi yiyecekler (plastik de olabilir)
  • Oyuncak araclar
  • Catal, kasik gibi mutfak malzemeleri vs
2- Resim kartlariyla esleme: Yukardaki islem aynen resimli esleme kartlariyla tekrarlanir. Yalniz bu asama, 1. asama basarildiktan sonra uygulanmalidir. Esleme kartlarini satin alabileceginiz gibi, kucuk kartlar uzerine her nesneden ikiser tane olmak uzere cizip boyayarak kendiniz de yapabilirsiniz (Ya-Pa oyuncakci bayilerinde esleme kartlarini bulabilirsiniz).

Esleme kartlarini uygularken, masaya iki tane kart koyun. Bu kartlarin eslerini, cocugun gormeyecegi sekilde elinize alin. Bir tanesini cocuga gostererek, eline verin. "Bak elma, aynisinin uzerine koy" seklinde komut verin. Ileride, masaya sirasiyla uc, dort, bes, alti vs. kart koyup, esleme yaptirabilirsiniz.

Bu uygulamada onemli olan noktalardan biri de, resimdeki nesnenin uzerinde durulmasi. Mesela "elma" derken ses tonunuz vurgulu olsun ve beraberinde beden dilinizi de kullanin. Kartin uzerine parmaginizla vurabilir, elma yiyormus gibi taklit yapabilirsiniz.

Erken Mudahale

Otistik cocuklar, zihinsel acidan en cok soyutlama yapmakta zorlanirlar. Bilissel egitimin temeli olan degisik "siniflandirma" calismalari, soyutlama yetenegini desteklediginden, ozel egitimin en onemli basamaklarinda birini olusturur.
Akademik egitim, kesinlikle dil ve sosyal egitim programi baslandiktan sonra uygulanmalidir (Dil ve sosyal gelisim programini daha once siteye eklemistim). Yalniz, dil ve sosyal gelisim programiyla beraber cocugunuz en azindan komut almaya, temel nesneleri tanimaya, ve yavas yavas goz temasi kurmaya basladiktan hemen sonra yavas yavas akademik egitime gecebilirsiniz.

Otizm'de Diyet Tedavisi

Otizm'de Diyet Tedavisi: Glutensiz Kazeinsiz Beslenme

Otizm'de diyet tedavisi, baslica iki alerjen maddenin cocuklarin diyetinden tamamen cikarilmasi ile saglaniyor: gluten ve kazein. Gluten, bugday urunlerinde bulunan temel bir protein (bugday, bulgur, ekmek, pide, simit vs); ayrica gluten, bazi soslar ve kivam artiricilarda da bulunabiliyor (soya sosu, salata soslari, aci sos, bazi sirke cesitleri vs) . Kazein ise yine bir protein cesidi olup sut ve sut urunlerinde bulunmakta (sut, yogurt, tereyagi, peynir vs). Gluten ve kazein cesitli sebeplerle iyi sindirilemedigi takdirde, beyinde morfin seklinde hareket edebiliyor. Vucutta ciddi sekilde bagimlilik yapabilen bu madde, ayni zamanda davranis bozukluklarina da sebep olabiliyor. Goruldugu gibi, bu iki protein turu sadece sindirim veya bagisiklik sistemini etkilemekle kalmayip, sinir sisteminde de bozukluklara yol acabilmekte.
Genel olarak sindirimi zaten zor olan gluten ve kazeinin, dunya genelinde, cesitli alerjilere veya sindirim sitemini ilgilendiren hastalik ve hassasiyetlere yol actigi zaten bilinmekte, mesela gluten intoleransinin yol actigi colyak hastaligi gibi. Fakat gecen yuzyilin baslarinda bazi uzmanlar, gluten ve kazein ile bazi sinir sistemi problemleri arasindaki ciddi baglantiya dikkat cekmeye basladilar. Gunumuzde de glutenin bazi tur sizofreni ve diger sinir sistemi bozukluklariyla iliskisi en azindan bazi uzmanlar tarafindan kabul edilmekte.
Yine bircok otistik cocuktaki sindirim sistemi sorunlarinin yaygin varligi (kabizlik, ishal, kusma vs), otistik cocuklar tarafindan daha cok gluten ve kazein iceren urunlerin takintili bir sekilde tercih edilmesi, bazi uzmanlarda, otizm ile gluten ve kazeinin bir iliskisi olabilecegi ihtimalini uyandirmistir. Bunun tetkini yapmak aslinda o kadar zor degil. Metabolik hastaliklar ve otizm uzerine uzman bir hekime basvurdugunuzda eminim bunun tesbiti kolaylikla yapilabilir. Bugun glutensiz ve kazeinsiz diyeti deneyen otistik cocuk ailelerinin buyuk bir cogu, diyetten oldukca faydalandiklarini cesitli internet siteleri ve konferanslarda belli ediyorlar. Yalniz bu diyetin faydasi her hekim tarafindan kabul edilmiyor. Bu malesef yine benim alanimin biraz disina kaciyor. Sanirim en dogrusu, yukarda da belirttigim gibi, uzman bir hekimin gorusune basvurmak. En altta sagda faydali yazilar kategorisi altinda Prof. Dr. Ahmet Aydin'in otizm ve beslenme uzerine olan bir calismasini iceren linki koydum. Ozellikle aileler icin oldukca yararli bilgiler icerdigini dusunuyorum.
Ayrica asgidaki yabanci sitelerden de faydalanabilirsiniz:

Sifatlar

Sifatlar:
Bir cok egitim merkezi sifat egitimini verir (mesela buyuk, kucuk, uzun, kisa, sisman, zayif vs.). Bunun disinda siz de gunluk yasamin bir parcasi olarak sifatlari ogretebilirsiniz. Asagida bununla ilgili bir kac aktivite ornegi verdim.
a. Cocugunuzun sevdigi bir nesneyi alin (mesela oyuncak araba). Arabayi masanin uzerine koyun. "Bak araba. Araba nerde? Masanin ustunde. Ustunde." seklinde komut verin. Sonra arabayi masanin altina koyun "Bak araba masanin altinda. Al-tin-da" komutunu verin. Sonra arbayi cocugunuza vererek "Arabayi masanin altina koy. Altina" komutunu verin. Yalniz bu aktiviteyi oyun gibi oynarsaniz daha etkili olur. Altinda ve ustunde kavramlarini bu sekilde bir kac defa tekrar edin.
b. Cocugunuzla yere oturun. Ayni renkte fakat farkli buyukluklerde iki tane top alin. "Bak bu top. Buyuk top". Sonra diger topu alin. "Bak bu da top. Kucuk top. Kucuk" komutlarini verin. Toplari cocugun onune koyun. Bacaklarinizi acarak karsilikli top yuvarlama oynayin. Ama her seferinde cocuktan farkli topu yuvarlamasini isteyin. Mesela "Topu at. Buyuk topu at" seklinde komut verin. Eger cocugunuz yanlis topu verirse "Hayir kucuk topu degil, buyuk topu at. Buyuk top." seklinde cocugunuzu yonlendirin.
c. Cocugunuz (mesela) cay vs. ictiginde onune bir cay kasigi bir de corba kasigi koyun. Caya seker atip "hadi cayi karistiralim. Kisa kasikla. Kisa kasik. Kisa" seklinde cocugu yonlendirin. Eger yanlis kasigi secerse "hayir uzun kasik degil, kisa kasigi al" seklinde komut verin. Uzun kavramini ise yine ayni sekilde cocugunuz corba icerken tekrarlayabilirsiniz.
Yukardaki ornekler benim aklima gelenler. Ama bu ornekleri istediginiz kadar degistirip, zenginlestirebilirsiniz.

Soyut kavramlar:

Bir cok egitim merkezi cocuklara renk (kirmizi, mavi, sari, yesil vs.) ve sekil (daire, ucgen, kare vs.) kavramini ogretiyor. Bunlar bir yerde en temel ve nispeten somut kavramlar. Ama cocugunuz bu temel kavramlari "tamamen" ogrendiginde daha soyut kavramlara gecilmelidir. Soyut kavramlar, dil ve dusunce gelisiminin temel tasi olduklari gibi, ustun fonksiyonlu otistik bireylerde bile hayatlari boyunca sikinti cekebilecekleri bir alani olustururlar. Asagida bazi soyut kavramlara ornekler verdim. Bu soyut kavramlari kartlar yardimiyla veya kendi yaraticiliginizi kullanarak gelistirdiginiz degisik tekniklerle cocugunuza ogretebilirsiniz. Yalniz, sekil ve renk gibi somut kavramlari ogrenmekte tamamen zorlanan veya hicbir ifade edici kelimesi bulunmayan cocuklarla bana gore kesinlikle soyut kavram calisilmamali. Otistik cocuklarin egitiminde en onemli noktalardan birisi de her seyin zamanla asama asama ogretilmesidir. Daha ikinci basamagi cikmakta zorlanan bir cocuktan sekizinci basamaga atlamasini beklemek cok da dogru degil. Unutmayin, her sey sabirla olmali.
a. Duygular: Mutlu, uzgun, kizgin, korkmus, sasirmis, yorgun, hasta vs. Bu duygu ifadelerini kartlar, resimler, veya kendi yuz mimiklerinizi bile kullanarak ogretebilirsiniz.
b. "Genel" kavramlar: Cocugunuz mesela bir kac hayvan ismi, tasit ismi, oyuncak ismi vs ogrendiginde ve konusmasi hizlanmaya basladiginda asagidaki kavramlari "kategori" seklinde ogretin. Mesela masaya iki tane hayvan karti koyun (kedi ve kus), ve bir kac tane de baska kategoriden nesneler koyun (hayvan olmayan kartlar, mesela muz, top, araba vs.). Cocuga ilk once "Bak bunlar hayvan. Kedi ve kus. Kedi bir hayvan. Kus da bir hayvan" seklinde hayvanin bir kategori oldugunu ogretin. Daha sonra "Hayvanlar nerde? Bana hayvanlari ver" seklinde komut vererek cocgunuzdan bu kartlari size vermesini bekleyin.
Diger kavram gruplarina ornekler ise oyuncak, meyve, sebze, giyecek, tasit vs. gosterilebilir.
Yalniz kavram gruplari oldukca soyut olduklari icin egitimin henuz ilk asamalarinda kesinlikle ogretilmemelidir.

Otizm Tamamiyla Tedavi Edilebilir mi?

Otizmin tamamen tedavi edilebilir olup olmadigi akdemik cevrelerde tam bir karmasa konusu. Bazi uzmanlar gayri ihtiyari de olsa "otizmden tamamen iyilesen" cocuklar tabirini kullanmaya basladi. Biraz daha ihtiyatli davrananlar ise "otizmden en iyi sonuc alinan cocuklar" tabirini kullaniyor. Yine bir kisim uzman grubu ise otizmde ilerleme olabilmesine ragmen, tamamen iyilesme durumunun soz konusu olmadigi gorusundeler.
Peki nedir bu karmasaya sebep olan durum? Bazi arastirmacilar yaklasik on yil once takip etmeye basladiklari, otizm tanisi almis 2-3 yas grubu cocuklarini bu on yillik sure icinde takip etmeye devem ettiler. Bu grup icinde yaklasik %5 ve10 arasinda bir grup cocugun IQ testleri, otizm testleri, kisilik testleri, sosyal gelisim ve beceri testleri vs. sonucunda tamamiyle normal cocuklarla ayni seviyeyi yakaladiklarini gorduler. Yalniz, dikkat edin bu cocuklar tamamen otizm spektrumunun disina cikan cocuklar. Bir diger ifadeyle, su anda sergiledikleri gelisme, yuksek fonksiyonlu otizm veya Asperger sendromu olarak anilan, otizm spektrumunun en normale yakin ucunda yer alan durmlarin dahi disinda. Bu cocuklarin yillar sonra tamamen normal gelisimi yakalamasina ragmen bazi uzmanlarin tereddut etmesi ise beyin tarama calismalarinin sonucundan kaynaklaniyor. Bu cocuklar her ne kadar psikiyatrik testler ve gunluk hayatta islevsellikte normal seviyeye ulassalar da, beyin tarama testleri hala yer yer anormal organizasyon gosterebiliyor. Bana kalirsa, ki bircok uzmanin gorusu de bu dogrultuda, dogustan normalin disinda gelisim gosteren beyin, yapilan degisik etkin mudahaleler sonucunda, kendini farkli bir dogrultuda yeniden organize edebilir. Bu, insan beynin gostermis oldugu en muhtesem ozelliklerden birisi. Yani kucuk yasta beyinde bir yeti kaybi oldugunda, beyin, kalan kisimlarin kendini yeniden organize etmesiyle, normal fnksiyonlarini tekrar icra edebiliyor; her ne kadar beyin taramasinda (fMRI gibi) normalin disinda bir aktivasyn gorulse bile. Buna tip dilinde beyin esnekligi (brain plasticity) deniliyor.
Peki beynin kendini yeniden organize etmesine yardimci olacak etmenler var mi ve varsa neler? Bunun ilk cevabi sanirim biraz sans faktorunde gizli. Kucuk yasta otizm teshisi alip, sonradan normal ve normale yakin gelisme gosteren cocuklarin en buyuk ortak ozelliklerinden birisi, dile dayali IQ her ne kadar zayif olsa bile, gorsel algilamada fazla bir zorlanmanin olmamasi. Bir diger etmen ise genelde 3 yas oncesinde baslanan, ve haftada en az 20-30 saat uygulanan ozel egitim. Benim soylemek istedigim bir diger konu ise, Amerika'da bilimsel cevrelerde cok da fazla ilgi gormeyen, ama ailelerin ve bazi cocuk doktorlarinin onculugunde uygulamaya gecirilen DAN oranizasyonu. DAN ingilizce "Defeat Autism Now" cumlesinin kisaltilmis hali. Turkcesi ise "Otizmi Simdi Yen." Amerika'da aileler diger ailelere yardimci olmak ve toplumsal bilinc olusturmak amaciyla bunun websitelerini olusturmaya basladilar. Bu websitelerinde, her eyalette yer alan ve organizasyona kayitli doktorlarin isim ve adresleri bulunuyor. Bu doktorlarin yaptigi sey ise cocuktaki butun semptomlari bire bir ele elip tedavi etmek. Mesela, cocukta ishal, kabizlik, kusma gibi sindirim sistemi ile ilgili sorunlar varsa, her turlu gida alerjisi testi uygulanip, cocugun herhangi bir gida maddesine karsi alerjisinin olup olmadigi tespit ediliyor. Gluten ve kazein icermeyen beslenme de bu surecin bir parcasi aslinda, cunku bazi cocuklar sutte bulunan kazein be bugday ununda bulunan glutene karsi kompleks bir alerjik reaksiyon gelistirebiliyorlar. Ayrica, DAN doktorlari, cocuklardaki agir metal zehirlenmesinin tespit edildigi testleri uygulayip, sonuc pozitif ciktiginda kilasyon tedavisi uyguluyorlar. DAN doktorlari ayrica degisik vitamin, mineral, bagirsak florasini duzenleyici bakteri ilaclari vs. de uygulayabiliyor. Akademik cevrede DAN organizasyonunun fazla prestiji olmamasina ragmen, ben bu uygulamayi kesinlikle destekliyorum. Zira yapilan butun test ve uygulamalar uzman doktorlarin gozetiminde gerceklesiyor.
Turkiye'de DAN doktorlarinin olup olmadigini bilmiyorum. Ama asagidaki sitelerde bu konuyla ilgili blgi bulabilirsiniz. Siteler ingilizce malesef. Eger bu sitelerle ilgili sorulariniz olursa, bana ulasabilirsiniz.

7 Ekim 2009 Çarşamba

Epson Tuzu Banyosu

EPSOM TUZU (MAGNEZYUM SÜLFAT) BANYOSU

Sülfatlar ağır metal temizliğine yardımcı olur, bağışıklık sistemini güçlendirir.

Otistik çocukların çoğunda hem magnezyum hem de sülfatlar düşüktür.

Magnezyum sülfat suya koyulduğunda magnezyum ve sülfata ayrışır.

Her iki molekülde deriden emilir. Sülfatın etkisi 7-8 saat kadar sürer.

Magnezyum sülfat tozunu kaynar suda iyice eritin.

Küvetin içine dayanılabilecek kadar sıcak su koyun ve içine magnezyum sülfatlı suyu ilave edin.

Başlangıçta yarım çay bardağı magnezyum sülfat tozu kullanın ve daha sonra tolere ettikçe 1-3 çay bardağına kadar çıkın.

Yan etkiler: Huzursuzluk ve hiperaktivite olursa dozu azaltın. Banyo suyu yutulursa ishal yapar.

Küvet içinde en az 20 dakika kalınmalıdır.

Banyodan sonra isterseniz durulanmaya ve kurulanmayabilirsiniz.

Magnezyum sülfat derinizde beyaz toz şeklinde kalır ve etkisi devam eder.

Magnezyum sülfat kimya ve ecza depolarında kilo ile satılır.

Sonuç

Belki herkes farkında, ama konunun yeterince önemsenmediği açık. Otistik çocukların hemen hepsi zehirlenmiş vaziyette ve sorunun önü alınamıyor. Artık konu akademik bir tartışma olmaktan çıkmalıdır. Bu bir halk sağlığı sorunudur ve sivil ve resmi kuruluşlar otizme ya da diğer nöropsikiatrik hastalıklara neden olan çevresel toksinlere karşı mücadeleye başlamalıdırlar. Aksi halde torunlarımızın belki de çocuklarımızın bu Dünya’da yaşama şansı kalmayacak.

Klorofil İçeren Bitkilerle Şelasyon

KLOROFİL İÇEREN BİTKİLERLE ŞELASYON

Kimyasal toksin ve ağır metallerin vücuttan uzaklaştırılmasında klorofilden zengin gıdaların önemi büyüktür. Yeşil sebzelerin ortalama klorofil içeriği % 0.5’den daha azdır. Yosunlar ve çimler (klorella, spirulina, mavi-yeşil alg, deniz börülcesi, buğday çimi, arpa çimi) ise daha fazla klorofile sahiptirler. Yeşil algler içinde en yüksek (%3-5) klorofil içeren bitkiler klorella ve spirulinadır. Bu yosunların %20’sini fibröz (telsi) kabuk, %80’ini ise iç kısım oluşturur.

Toksinler ve ağır metallerin çoğu kandan bağırsağa atılır. Atılan bu zararlı maddelerin bir kısmı dışkı ile boşaltılırken geri kalan kısmı tekrar emilerek kana geçer. Klorella ve spirulinanın fibröz (telsi) kabuk kısmındaki mukopolisakkaritler ağır metalleri, böcekkıranları (pestisid), DDT, hidrokarbon ve polikarbonları tutarak vücutta birikimini önler. Burada bulunan klorofil içeriği zengin otlar ve yosunlar toksinlerin tekrar emilmesini engellerler.

Klorella veya spirulina gibi yosunlar Japonların yosun yemekleri (suşi) gibi çok sağlıklıdır. Çok miktarda vitamin, mineral, amino asit ve diğer besin maddelerini içerirler. Klorella ve spirullinada insan vücudu için gerekli nerdeyse bütün maddeler bulunur.

Klorellada bulunan maddeler

Yüksek miktar (%58) ve kalitede protein: Bütün amino asitleri içerir.

Bütün B kompleks vitaminleri (B12 dahil).

C vitamini

E vitamini

Beta-karoten.

Makromineraller: Kalsiyum, magnezyum, potasyum.

Mikromineraller: Çinko, selenyum, demir

Omega-3 yağ asitleri: GLA.

Mukopolisakkaritler

Nukleik asitler (RNA & DNA): %13

Klorofil

Klorella büyüme faktörü: %18

Klorella veya spirulinanın diğer özellikleri

Klorella veya spirulina demir boşaltımını artırmaz. Tam tersine demir içerdikleri için kan demir düzeyini artırır.

Klorella veya spirulina birkaç gün içinde ağız kokusunu giderir; pis dışkı kokusunu da giderir.

Klorella veya spirulina klorofilaz ve pepsin gibi sindirim enzimlerini ihtiva eder.

DMSA’dan farklı olarak klorella bağırsakta veya spirulina mantarların üremesini artırmaz. Tam tersine bağırsakta bulanan probiyotiklerin (laktobasiluslar) normalin 4 kat daha fazla üremesini sağlar.

Klorella ya da spirulina alan kişilerde ilk günlerde gaz, kramp, kabızlık ve ishal gibi bağırsak hareketlerinin artış belirtileri görülebilir.

Klorella büyüme faktörünün yaşlanmayı önleyici bir etkisi vardır.

Klorella Büyüme Faktörü (KBF) bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı etkilidir.

KBF ve klorellanın içerdiği yüksek miktarlardaki DNA ve RNA sinir ve diğer doku hücrelerinin tamirine yardımcı olur.

Klorella-Spirullina/Dozaj

Erişkin bir insan günde üç gram klorella veya spirulina idame dozu olarak yeterlidir.

5-7 gram daha etkili olacaktır.

Ağır metali olan erişkin kişilerde önerilen toplam doz günde en az 10 gramdır; 20 grama kadar çıkılabilir.

30 kg bir çocuk için 5 gram, 10 kg'lık bir çocuk için 3 gram uygun olur.

Spirulina ve klorella benzer özelliklere sahip olsalar da farklı özellikleri nedeni ile kombine edilmeleri daha iyi olabilecektir.

2 kısim spirullina/ bir kisım klorella alınması önerilmektedir.

Şelasyon Tedavisi


Şelasyon cıva, kurşun, arsenik ve benzeri toksik ağır metallerin bazı ilaçlara bağlanarak vücuttan atılmasının (temizlenmesinin) sağlanmasıdır.

Temel olarak dört ilaç kullanılmaktadır:

DMSA (Di-Mercapto-Succinic Acid) en çok tercih edilen şelasyon ajanıdır.

DMPS (Di-Mercapto-Propane-Sulfonate) sık kullanılan diğer ajandır.

DMSA’nın geniş bir yelpazedeki zehirli metalleri (kurşun, cıva, arsenik, kalay, kadmiyum, nikel, tungsten, uranyum antimon, platin vb) bağladığı ve vücuttan attığı ispat edilmiştir.

İkinci sırada tercih edilecek ajan ise DMPS olmalıdır.

Saptanan metallerin özelliğine göre EDTA ve ALA da ilk iki sıradaki ajanlarla dönüşümlü olarak kullanılabilir.

Şelasyon tedavisi hangi şartlarda yapılabilir?

Şelasyon her otistik çocuğa uygulanabilecek bir tedavi yöntemi olmadığı gibi, deneyimli ve yetkin olmayan kişilerce uygulandığında ciddi zararlar verebilir. Bu tedavi öncesinde bu tedaviye gerek olduğu mutlaka kanıtlanmalıdır.

Bu tedavi sadece ağır metallerden etkilenen ve bu tedavinin uygulanabileceği özelliklere sahip yani böbrek, karaciğer ve kemik iliği hastalığı olmayan ve tedavi öncesinde yapılacak testlerle mevcut mineral düzeyleri yeterli bulunan çocuklara önerilebilir.

Bir diğer önemli konu da şelasyon tedavisi öncesinde glutatyon seviyesini normal düzeye getirmektir.

Glutatyon’un toksik ağır metalleri bağlayarak vücuttan atılmalarını sağlamak gibi çok önemli bir role sahip olduğu unutulmamalıdır.

DMSA ile yapılan şelasyon tedavisi esnasında çinko boşaltımı hemen hemen iki kat artmaktadır.

Bu nedenle çinko seviyesi tedavi öncesi ve esnasında izlenmeli ve normal seviyeyi koruyabilmek için gerektiğinde çinko takviyesi yapılmalıdır.

DMSA demir, kalsiyum ve magnezyum boşaltımını etkilemez; bakır boşaltımını ise artırır.

Bakır, otistik çocuklarda genellikle fazladır, bu yüzden bu atılım faydalıdır ancak bakır seviyesi tedavi öncesi ve esnasında yine de takip edilmelidir. Çünkü bakır düşüklüğü de zararlı bir durumdur.

Şelasyon tedavisinde, özellikle küçük çocuklarda ve ağızdan tedaviyi reddeden olgularda tercih edilmesi gereken ilaç veriliş biçimi ciltten emilim yoluyla olmalıdır. (transdermal) Bu zaten en güvenli yoldur.

Oral (ağız yoluyla) DMSA, temini kolay ve ucuz olması nedeniyle sıklıkla ilk tercih edilen ajan olmaktadır. Karaciğer yetersizliği olan olgularda ise rektal (makat) yol diğer bir alternatiftir.

Tedavinin yavaş ve optimal dozlarda olması, ağır metallerle birlikte atılabilecek faydalı minerallerin takip edilerek zamanında yerine konulabilmesine olanak sağlayacaktır.

Hızlı yapılacak bir tedavide ise pek çok organdan ve aynı anda kana çok miktarda ağır metal karışacaktır. Bu durumda beynin attığından fazlasıyla karşılaşması söz konusu olabilecektir (reexposure). Damar yolu ile yapılan (IV) şelasyon tedavisi (EDTA, ALA) bu nedenle ön planda önerilmemektedir. Unutulmamalıdır ki şelasyon bir “maraton” dur ve bu tedavide kısa mesafe koşucusu gibi davranılmamalıdır.

Şelasyon tedavisi öncesinde vücudun çeşitli fonksiyonlar için gereksinimi olan elementlerin düzeyi araştırılmalıdır. Varsa eksikler yerine konulmalı ve tedaviye bundan sonra başlanmalıdır. Ayrıca tedavi süresince de çocuklara mineral ve vitamin desteği verilmelidir. Bağırsak sorunları olan çocuklarda DMSA kullanılmasının mantar enfeksiyonlarını azdırabilir.

Şelasyon tedavisinin olası yan etkilerinin saptanması ve alınması gereken önlemler

Nadir de olsa karaciğer, böbrek ve kemik iliği olumsuz etkilenebilmektedir. Tedavi süresince uygun aralıklarla mineral düzeylerinin yanı sıra ilgili tetkikler 2-3 ay gibi aralıklarla tekrarlanarak hastayı yakından takip etmek önemlidir.

DMSA temelde idrar yoluyla atıldığı için böbrek fonksiyonları kontrol (kan kreatini, kan üresi) edilmelidir.

Kemik iliği baskılanmasına yol açabilme olasılığına karşın kan bulgularını kontrol etmek gereklidir (tam kan sayımı).

Karaciğere zarar verebilme olasılığına karşın karaciğer fonksiyonlarını kontrol etmek (ALT, AST, GGT).

Toksin Temizleme Tedavisi

AĞIR METAL VE TOKSİN TEMİZLEME TEDAVİSİ

Ağır metal ya da toksin temizliği aylar ve hatta yıllar süren bir süreçtir. Deyim yerinde ise bir maraton gibidir. Tedavi çok yönlü olup sabırlı ve bilgili olmak şarttır. Tedavinin ana unsurları şunlardır.

Çevresel etkenlerin uzaklaştırılması

Uygun diyet uygulanması

Sindirim sisteminin düzeltilmesi

Doğal gıdaların kullanılması

Bağışıklık sisteminin desteklenmesi

Vücudun toksinleri temizleme yollarının desteklenmesi

Doğal veya kimyasal yollarla ağır metallerin uzaklaştırılması

Hiperbarik oksijen tedavisi

İdrardan Agır Metal Taraması

DMSA İLE UYARILMIŞ İDRARDA AĞIR METAL TARAMASI

Hasta gece son idrarını yapar.

Kilogram başına 30 mg miktarda DMSA'yı tek seferde ağızdan alınır. Maksimum doz 1800 miligramı geçmemelidir (1 tablet=100mg).

Hasta kapsül alamıyorsa, kapsülleri açıp içeriğini asitli olmayan herhangi bir gıdaya karıştırılarak verilir.

Sabah alınan ilk idrar temiz bir cam kaba alınır ve verilen özel örnek kabına en az yarısını dolduracak miktarda aktarılır. Eğer hasta çocuksa ve bez kullanıyorsa eczanelerde satılan idrar toplama torbalarını da kullanılabilir.

DMSA verildikten sonra idrar toplanması için gerekli süre 6 - 9 saattir. İlk 6 - 9 saat boyunca yapılan tüm idrarları bir arada toplanılır ve bu karışımdan alınanı örnek olarak götürülür.

Bu test halen Türkiye’de LS-MS aleti ile İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünde yapılabilmektedir. Bu test zararlı bütün metalleri (cıva, kurşun, kadmiyum, alüminyum, uranyum vb) gösterirken aynı anda faydalı bütün metalleri de (selenyum, demir, lityum, çinko, magnezyum vb) aynı anda göstermektedir.

Ağır Metal

AĞIR METAL HANGİ YÖNTEMLE SAPTANMALI?

Ağır metallerin varlığını saptamak için, kan saç ve idrardan alınan örneklerin özel yöntemlerle incelenmesi gerekmektedir. Başlıca ağır metal testleri şunlardır;

1. Kanda ağır metal testi

2. Saçta ağır metal testi

3. İdrarda ağır metal testi

4. İdrarda ağır metal testi (DMSA ile uyarılmış)

5. Dokuda ağır metal testi (ağır metallerin porfirin ile yaptığı bileşikler)

Toksik ağır metaller özellikle beyin gibi yağdan zengin doku ve organları seçip orada otururlar. Otistik çocuklar ağır metalleri organ ve dokulardan yeteri kadar hızla atamazlar. Dolayısıyla ağır metaller kana karışmadıkları için yeteri kana, saça ve idrara yeteri kadar geçmeyebilirler.

Örneğin yapılan bir araştırmada normal çocuklardan alınan saç örneklerinde referans aralıklarda (normal düzeylerde) ağır metallere rastlanırken, otistik çocuklarda bu düzey ya çok düşük ya da sıfır olarak saptanmıştır.

Yani hastada ağır metal yükü olmasına rağmen kanda, saçta ve idrarda yapılan ağır metal testi normal çıkabilir, bu da teşhisin atlanmasına neden olabilir. Bu testler ancak son zamanlarda maruz kalınan ağır metali gösterebilirler.

Ancak DMSA gibi bir şelasyon ajanının uygun dozda verilmesini takiben en az 6 saat sonrasında alınan kan, saç ya da idrar örneklerinde toksik ağır metalleri saptamak mümkün olabilmektedir.

Bu nedenle pratikte istenilmesi gereken en doğru test DMSA ya da başka bir şelatörle ile uyarılmış ağır metal testidir.

Bazen ağır metal dokuya o kadar sıkı yapışmıştır ki DMSA ile uyarılan örneklerde bile tespiti mümkün olamamaktadır. Çok sık görülmeyen bu durumda porfirin testi yapılması uygun olacaktır. Çünkü bu test ile doku içindeki ağır metali bile saptanabilmektedir.

Normal gibi görünen kişilerde de ağır metal boşaltımı

Normal gibi görünen kişilerde de ağır metal boşaltımı fazla olabilir mi? Tabii ki olabilir ve zaten olmaktadır da. Bu durum bazı hekimlerde ve hastalarda kuşkuya yol açmaktadır. Yani ağır metal yükünün fazla olması otizmin nedeni olmayabilir mi? sorusunu akla getirmektedir.

Aslında ağır metal değerleri ile klinik belirtiler arasında doğru bir orantı yoktur. Aynı ağı metal düzeylerinde klinik belirtiler hafif (yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon zafiyeti vb) olabileceği gibi otizm, Alzheimer hastalığı ya da şizofrenide olduğu gibi çok ağır da olabilir. Bu değişkenlik kişinin ağır metali boşaltma kapasitesi ile ilgilidir. Ayrıca kişinin beyin gelişiminin hızlı olduğu erken yaşta ağır metale maruz kalması da önemli bir etken olmaktadır. Az önce söylediğimiz gibi en ağır belirtiler DMSA ile bile ağır metal boşaltımı yapamayan kişilerde görülmektedir.

Bazen şelasyon uyguladığımız kişilerde 6 ay sonra x ağır metalinin daha da arttığı ve hatta daha önce normal sınırlarda olan bir y metalinin patolojik sınırlara geçtiğini görmekteyiz. Halbuki o sırada hasta klinik olarak daha iyiye gidebilmektedir.

Ağır metal yükü hiçbir zaman normal olarak kabul edilemez! Ağır metaller sıfır olmalıdır, yani sıfırın üzerindeki her değer patolojiktir. Bu nedenle bir X değerinin laboratuar normalleri arasında kalmasının hiçbir garantisi yoktur.

Çok yüksek ağır metal değerlerine sahip olan çocuklarda bile mutlaka, başka etiolojik faktörler de (kimyasal toksinler) araştırılmalıdır.

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız